Yargı Kararları


Avukat Alp Öztekin / Bilişim Hukuku

Facebook'a Rıza Dahilinde Konulmuş Fotoğrafın, Rıza Geri Alındıktan Sonra Kaldırılmaması

T.C.

YARGITAY

12. CEZA DAİRESİ

E. 2015/35

K. 2015/7819

T. 11/05/2015

DAVA : Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan sanığın beraatine dair hüküm, katılan tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : Sanığın ve katılanın bir süre arkadaş olduğu, daha sonra arkadaşlıklarının sona erdiği, sanığın katılan ile birlikteliği sırasında katılan ve sanığın yanyana çektirdikleri fotoğrafları kendi facebook sayfasına koyduğu, arkadaşlıkları sona erdikten sonra katılanın fotoğrafların kaldırılmasını sanıktan talep etmesine rağmen sanığın bahse konu fotoğrafları kaldırmadığı olayda,Dosya kapsamından sanık ile katılanın ilişkilerini 2012 yılı eylül ayına kadar sürdürdükleri ve beraber oldukları dönemde çektirdikleri fotoğrafların, facebooka konulma tarihi tam olarak tespit edilemese de, tarafların beraber oldukları dönemde sanık tarafından kendisine ait facebook sayfasına konulduğu ve o dönem itibariyle katılanın buna itirazda bulunmadığı, katılanın beyanıyla, kendisinin eylül ayında sanıktan ayrılmak istediği, ancak sanığın birlikteliği devam ettirmek istediği, 2012 yılı ekim ayında katılanın, sanığın kendisini tehdit ettiği iddiasıyla, katılan hakkında suç duyurusunda bulunduğu, ancak daha sonra tehdit eylemiyle ilgili katılanın şikayetinden vazgeçtiği, daha sonra katılan tarafından 12/12/2012 tarihinde de, bahse konu fotoğrafların halen sanığın facebook sayfasında paylaşıldığı iddiasıyla şikayette bulunduğu ve iddianamede de belirtildiği üzere, şikayet tarihi itibariyle fotoğrafların sanığın facebook sayfasında bulunduğunun belirtildiği, sanığın savcılıkta verdiği ifadesinde de, 2012 yılının aralık ayı sonunda bahse konu fotoğrafları kaldırdığı dikkate alındığında, şikayet tarihinden önce katılanın sanığı tehdit suçu sebebiyle şikayet etmesi ve sanığın katılana gönderdiği mesaj bölümünde “o resimlerde benim, ister koyarım face'me ister koymam kimseye de hesap vermem sen de bunu böyle bil.” şeklindeki mesajı da göz önünde bulundurularak, katılanın sanıktan eylül ayında ayrılmak istediğinin kabulü gerektiği ve bahse konu fotoğrafların katılanın rızasıyla sanığın kendi sayfasında paylaşılsa da, katılanın fotoğrafları kaldırması isteminde bulunduktan sonra katılanın rızasından bahsedilemeyeceği ve sanığın fotoğrafları kaldırması gerektiği halde kaldırmadığı, fotoğrafların facebook isimli internet sitesine konulma tarihinin bir önemi bulunmadığı, önemli olan hususun şikayet tarihi itibariyle katılanın rızasının devam edip etmediği ve fotoğrafların facebookta bulunup bulunmadığı anlaşılmakla, sanığın katılanla yanyana çekilen fotoğrafını facebookta yayınlaması eylemine uyan TCK'nın 134/2-1.cümle gereğince cezalandırılması gerektiği gözetilmeden, “sanığın katılanla beraber çekilmiş olduğu fotoğrafın facebook isimli internet sitesine yüklediği tarihin tam olarak tespit edilemediği, yani katılanla ayrıldıktan sonra rızası dışında yükleyip yüklemediğinin tam olarak tespit edilemediği” gerekçesiyle oluşa ve dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçeyle beraat kararı verilmesi,

Kabul ve uygulamaya göre de;

Hükmün esasını teşkil eden kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm kısmında, sanık hakkında beraat hükmü kurulurken, uygulanan kanun ve maddesinin gösterilmemesi suretiyle CMK'nın 232/6. maddesine aykırı hareket edilmesi,

SONUÇ : Kanuna aykırı olup, katılanın temyiz itirazları bu sebeple yerinde görüldüğünden, 5320 Sayılı Kanun'un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 Sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca, hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 11/05/2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

Muhalefet Şerhi:

Sanığın, katılanın rızasıyla birlikte çektirdiği, baş bölgesi fotoğraflarını kendi facebook sayfasından kaldırmaması üzerine gelişen olayda "özel hayata dair görüntülerin basın ve yayın yoluyla ifşası" suçu oluşmadığından sanığın beraatine dair mahalli mahkeme hükmünün yerinde olduğunu düşündüğümüzden sayın çoğunluğun bozma yönündeki görüşlerine katılmıyoruz.

Şöyle ki;

Katılanla sanık aralarında duygusal yakınlık olduğu dönemde vesikalık kareler şeklinde çekilen ve katılanın sanığın yanağından öptüğü bu fotoğrafla birlikte yan yana çekili birkaç vesikalık fotoğrafların bulunduğu resimleri katılanın rızasıyla sanık kendi facebook sayfasına koymuştur.

Bu fotoğrafların Türk Ceza Kanunu'nun cezai hükümlerle koruduğu özel hayatın gizliliği kapsamında görüntü olup olmadığının üzerinde durulması gerekir.

Öncelikle şunu belirtmemiz gerekir, katılan ve sanığın bu fotoğrafları özel hayat kapsamındadır. Genel kabul gören teoriye göre, kişinin hayatının üç alanda ele aldığımızda karşımıza gizli hayat alanı, özel hayat alanı ve kamuya açık alanlar çıkmaktadır.Gizli hayat alanı, normal durumlarda kişinin kimseyle paylaşmadığı, sadece kendisi için saklı tuttuğu ve hiç kimsenin bilmesini istemediği veya maksimum çok güven duyduğu kişilere açık olay, hal ve ilişkilerden oluşan alandır. Bu alana kişinin başta cinsel yaşamı olmak üzere çıplaklığı, düşünceleri, inançları olabileceği gibi sağlık, kişisel ilişkileri, mektup, telgraf hatıra defteri gibi dış yaşamı ile ilgili olabilir. Bu hayat alanı dokunulmazdır.

Özel hayat alanı kişinin gizli hayatına dahil olmayan ailevi, yakınları ve arkadaşları gibi sıkı ilişki içinde bulunduğu sınırlı sayıdaki kişilerle paylaşmak istediği olaylar ve hareketleri kapsar. Bu hayat alanı gizli hayat alanı kadar dokunulmaz değildir.

Kamuya açık alan ise kişinin başkalarının bilmesinden rahatsız olmadığı, herkese açık, serbestçe ifşa edilmesinde sakınca olmayan olayları ve hareketleri içeren alandır. (Hamide Zafer, Özel Hayatın Gözli Alanının Ceza Hukukuyla Korunması, İstanbul 2010, 1. Baskı, S. 13)

Türk Ceza Kanunu'nun cezai hükümlerinin mutlak surette koruma sağladığı özel hayatın gizli alanıdır. Bunun yanında özel hayat alanı ve kamuya açık alanları içinde olup gizli hayat alanı gibi koruma altında olan hal ve ilişkiler de olabilir. Örneğin kişinin bu alanlarda sürekli takip edilmesi, görüntü ve seslerinin kayda alınması, özel hayat kapsamında olup, cezai yaptırımlarla da korunması gerekir. Özel hayatın gizliliği hakkı "kişiyi özel ve gizli hayat, olay ve bilgilerinin hakkı olmayan üçüncü kişilerce öğrenilmesine karşı koruyan bir hak" biçimidir. İhlal, hakkı olmayan kişinin bizzat öğrenmesi yolu ile olur veya bu olay veya bilgileri haklı veya haksız olarak öğrenen kişilere bildirmesi ile yani ifşa etmesi ile olur. (Güçlü Akyürek, Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu, Ankara 2015, 2. Baskı, s. 50)

Dosyaya konu olay bakımından baktığımızda, sanık ile katılanın fotoğrafları özel hayat alanında olup, cezai hükümlerle korunması gerekir. Ancak bu özel hayatın diğer tarafı olan sanık katılanın rızası ve bilgisi ile bu fotoğrafları facebook sayfasına koymuştur.

Bu rızanın ortadan kalkmasından sonra, bu fotoğrafların adı geçen sosyal paylaşım platformundan kaldırılmaması suç oluşturmamaktadır. Rızanın ortadan kalkmasından sonra sanığın bu fotoğrafları kaldırması gerekirdi. Sanığın bu olay sebebiyle hareketsiz kalması durumunda özel kanundaki düzenlemeden hareketle sorunun çözümlenmesi gerekir. Bunun için de 5651 Sayılı Kanun'un ( İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun) 9. maddesi gereğince içeriğinin çıkarılması ve erişimin engellenmesi başvurusunun yapılması gerekir.Açıkladığımız bu nedenlerden dolayı katılanın sanıkla beraber çektirdiği ve sanığın facebook sayfasına koyduğu fotoğraflarının, katılanın rızasının ortadan kalkmasından sonra kaldırması ve bunun için de 5651 Sayılı Kanun'un hükümlerine göre hareket etmesi gerektiğinden sayın çoğunluğun bozma yönündeki görüşlerine katılmıyoruz.

 

 

Sayfamızı Paylaşın